TOPAL KARGA
Bazı insanlar perdelerin arkasında baharı bekler; bazı insanlar da sürgün veren dalları, güzel kokulu tomurcukları, gözümüzü kapatıp yüzümüzü masmavi gökyüzüne çevirmeye sebep ılık güneş ışığını, arada bir birbirimizi dürtüp “Şuradaki Atatürk silüetini sen de görüyor musun?” dediğimiz bulutları ve olsa olsa güneşli bir Nisan sabahına ait olabilecek her şeyi halledermişiz hissini koltuğunun altına sıkıştırıp baharı kendisi getirir. İşte dedem de onlardan biri. Var olan her şeyi güzelleştirmeye, etrafındaki herkesi iyileştirmeye mutlaka bir bahane bulur dedem. Hiç üşenmez. Her gün elma yemen gerekirse sıkılma diye elmayı 40 kılığa sokar . Yere bir kutu toplu iğne dökülse, Mary Poppins’in çantası gibi en büyük mıknatıs onun bagajından çıkar. Asık suratlı doktorların bile neşeyle onay vereceği adetleri vardır. Sabahları İsveç jimnastiği yapmak, ödem atmak için çorbayı kaynatırken üzerine bir demet maydonoz bırakmak, duşa girmeden kocaman bir bardak su içmek, kırk su yıkamaya hiç üşenm